FETÖ Ardışık Arama Kavramı Tahliye Beraat
FETÖ/PDY kapsamında yürütülen bazı soruşturmalarda şüphelilerin kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta ve benzeri gibi sair işletmelerde kurulu bulunan ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesinde, ardışık arama (yakın zaman diliminde birbirini takip eden peşi sıra arama), periyodik arama (farklı tarih ve zaman diliminde belirli gün aralığı dahilinde arama) ve tek arama şeklinde iletişimin gerçekleştirilerek irtibat sağlandığından bahisle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kamu davası açılmaktadır.
Bu günkü makalemizde ankesörlü telefon veya sabit hatlardan yapılan ardışık/periyodik/tekil aramaların FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturup oluşturmadığını güncel Yargıtay kararları kapsamında inceleyeceğiz.
Ankesör soruşturmaları diye adlandırılan genellikle askeri personelin sabit veya ankesörlü hatlardan örgütsel aramalar yapıldığı iddiasıyla ceza soruşturması başlatılabilmektedir. Kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta ve benzeri gibi sair işletmelerde kurulu bulunan ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatlardan aranmış olmak örgüt üyeliği yönünden tek başına kesin mahkumiyet delili oluşturup oluşturmadığı tam olarak netliğe kavuşmamıştır.
Ankesörlü Telefon ile Ardışık Arama İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 17.02.2020 tarih ve 2019/10286 E. ve 2020/1127 K. sayılı kararında ankesörlü telefon veya sabit hatlardan yapılan ardışık/periyodik/tekil aramaların FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturup oluşturmadığına ve bu delilin teyidi ve maddi gerçeğin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya koyulması açısından;
- Mahrem imamların büfe/ankesörlü sabit telefon hattı ile hedef şahıslarla görüşmelerinde gizliliği sağlamak için genellikle kullandığı yöntem olarak belirlenen;
- Hedef şahsın telefon numarasının, deşifre edilmesinin önlenmesi amacıyla çeşitli şifreleme metotları kullanarak kaydedilmesi,
- Bazı Mahrem İmamların arama yapmadan önce ajandada kayıtlı numaralara baktığında şifreleme yaptığını unutarak/kasten yazılı olan şifreli numarayı aradığı, daha sonra yanlış numara çevirdiğini fark ederek/kasten asker şahsı tekrar gerçek numarasından aramış olması,
- Aramalar tek taraflı ve kısa süreli olması veya sadece çağrıdan ibaret bulunması,
- Aranan askeri personelin büyük kısmının genellikle rütbe/makam olarak ve bağlı bulunduğu kuvvetlerin de denk olmaları,
- Mahrem imamlar tarafından gerçekleştirilen arka arkaya aramanın (ARDIŞIK ARAMA) örgütsel amaçlı olduğuna dair karine oluşturması,
- Aramanın mesai saatleri dışında yapılması, sorumlu şahsın, askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kişileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin kaybolmasını sağlama çabası,
- Aramanın on beş gün, ayda veya iki ayda bir kez olmak üzere periyodik olması,
- Mahrem imamın sorumlusu olduğu asker şahıs/şahıslarla aynı ilde ikamet ettiği ve aynı ildeki sabit hatlarla iletişim kurduğunun gözetilmesi,
- Asker şahısların hatların takılı bulunduğu cihazların toplantı yerine götürülmediği veya götürülse bile kapalı tuttukları,
Mahrem imamlarca hedef şahıs arandıktan sonra ilgisiz rastgele numaraların çevrilerek, redial (geri arama) tuşu ile son aranan kişinin tespitinin önlenmeye çalışılması, hususlarını da ortaya koyan, bu delilin elde edilişi, niteliği, kullanımı, hukukiliği konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında kişiselleştirilmiş, Emniyet birimlerince, büfe/ankesörlü sabit telefon hatlarıyla irtibat kurma yöntemine ilişkin olarak düzenlenen ayrıntılı analiz raporunun temin edilerek dosyaya konulması,
- Emniyet kayıtlarının yanı sıra BTK’dan alınan baz istasyonunu gösterir HTS kayıtlarının, “0” saniyeli çağrılar da dahil olmak üzere getirilmesi,
- Şüpheli/sanığın görev yaptığı diğer şehirlerde ardışık aramalarının olup olmadığı araştırılarak sabit hat ve ankesörlü telefon kullandığına ilişkin analiz raporunun istenmesi,
- Şüpheli/sanıkla ilgili sabit hat veya ardışık aramaya ilişkin varsa itirafçı beyanlarının dosyaya getirilmesi, gerektiği takdirde tanık sıfatıyla dinlenilmeleri,
- Ardışık aramalar kapsamında, diğer asker şahıslar hakkında bir soruşturma veya dava olup olmadığı araştırılıp varsa ifade örneklerinin dosyaya ibrazı sağlanarak CMK’nın 217. maddesi gereğince değerlendirilmesi, delilin elde edilişi, niteliği, kullanımı, hukukiliği hususunda savunma argümanlarının tartışılması ve değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Söz konusu kararda özetle; kişiselleştirilmiş, Emniyet birimlerince, büfe/ankesörlü sabit telefon hatlarıyla irtibat kurma yöntemine ilişkin olarak düzenlenen ayrıntılı analiz raporunun temin edilerek dosyaya celp edilmesi, Emniyet kayıtlarının yanı sıra BTK’dan alınan baz istasyonunu gösterir HTS kayıtlarının, “0” saniyeli çağrılar da dahil olmak üzere getirilmesi, Şüpheli/sanığın görev yaptığı diğer şehirlerde ardışık aramalarının olup olmadığı araştırılarak sabit hat ve ankesörlü telefon kullandığına ilişkin analiz raporunun istenmesi, Şüpheli/sanıkla ilgili sabit hat veya ardışık aramaya ilişkin varsa itirafçı beyanlarının dosyaya getirilmesi, gerektiği takdirde tanık sıfatıyla dinlenilmeleri, ardışık aramalar kapsamında, diğer asker şahıslar hakkında bir soruşturma veya dava olup olmadığı araştırılıp varsa ifade örneklerinin dosyaya ibrazı ve bu kayıtların sanığa okunarak diyeceklerinin tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin yukarıda zikredilen kararında sırf ardışık, periyodik veya tekil aranma olduğundan bahisle mahkumiyet kararı verilemeyeceği bunun yanında anılı kararda sayılan araştırmaların yapılarak sonucuna karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.02.2020 tarih ve 2019/9.MD-286 E. ve 2020/52 K. sayılı kararında “…FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Kara Kuvvetleri Komutanlığı mahrem yapılanması içerisindeki örgüt üyelerini tespit amacıyla Ankara ili genelinde 477 ankesör-ücretli sabit telefonun 01.01.2011 tarihinden itibaren HTS verilerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca usulünce temin edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2017/208 sayılı soruşturma dosyası şüphelisinin diğer yüksek yargı mensupları ile birlikte örgütsel faaliyetlerinin belirlenmesi bağlamında, sanığın içinde yer aldığı diğer yüksek yargı mensupları ile birlikte ankesörlü/ücretli telefonlarla irtibatının bulunup bulunmadığı, bu telefonlardan aranıp aranmadığı, sanık ve diğer yargı mensuplarının aynı gün ardışık, farklı günlerdeki periyodik aramalarının tespiti noktasında Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 29.01.2018 tarihli ve 895 sayılı kararına istinaden alınan bilirkişi raporunda: sanığın 09.06.2012 ile 11.11.2017 tarihleri arasında HTS listeleri alınan 7 ayrı şüpheli ankesör/sabit ücretli numara ile 18 ayrı irtibat kurduğu, ardışık olarak M… K… ve …’in arandığı bildirilmiş ise de, sorgulanan tarih aralığındaki arama sayısı ve sıklığı dikkate alındığında ardışık veya periyodik olarak aranmanın; sanığın, örgütün uyguladığı iletişimin gizliliğine ilişkin tedbir ve haberleşme yöntemi hakkında bilgi sahibi olduğunun ve örgütsel toplantılara katıldığının göstergesi olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmelidir. Kaldı ki bu husus Özel Dairece de mahkûmiyet hükmünün tesisinde hiç dikkate alınmamıştır…..”
Denilerek sanığın 5 yıldan fazla bir süre içerisinde HTS kayıtlarına göre 7 ayrı şüpheli ankesör/sabit ücretli numara ile 18 ayrı irtibat kurması ve ardışık olarak arandığı bildirilmiş ise de, sorgulanan tarih aralığındaki arama sayısı ve sıklığı dikkate alındığında ardışık veya periyodik olarak aranmanın sanığın, örgütün uyguladığı iletişimin gizliliğine ilişkin tedbir ve haberleşme yöntemi hakkında bilgi sahibi olduğunun ve örgütsel toplantılara katıldığının göstergesi olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmiştir.
Ankesör soruşturmaları diye adlandırılan davaların genelinde arama tarihleri eski yıllara ilişkin olmaktadır. Konuşma içeriklerinin de tespit edilememesi ile birlikte üzerinden uzun zaman geçtikten sonra kim tarafından hangi amaçla arandığını izah yükümlülüğü sanığa yüklenemeyecektir. Söz konusu aramanın hangi amaçla yapıldığının ispat külfeti Cumhuriyet Savcılığına aittir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından ankesörlü telefon aramalarının tek başına mahkumiyete yeterli delil olarak kabul edilmeyeceği ve aleyhe değerlendirilemeyeceği belirtilmiş iken Yargıtay 16. Ceza dairesi kararlarında son dönemde ardışık arama kayıtlarının delil kabul edildiği ve ceza verilmesine ilişkin kararların onamasına karar verildiği görülmektedir.
Saygılarımızla
Eskişehir Ceza Avukatı Oğuz Özdemir
Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.
Bu site sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, sitede yer alan bilgilendirmeler Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu
Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Ceza Hukuku kategorisinde yer alıp, Ceza Hukuku Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır. Bu Makale Eskişehir Ceza Hukuku Avukatı Oğuz Özdemir tarafından onaylandı!