Büyükanne ve büyükbabanın torunlarını görme hakkı
Büyükanne ve büyükbabanın belirli durumlarda torunları ile kişisel ilişki kurması mümkün olmayabilmektedir. Bu durumlarda dedeler veya büyükanneler mahkemeden torunları ile kişisel ilişki kurulması yönünde talepte bulunabilirler. Bu konuda yargıtayın birden fazla kararı bulunmakta olup bugünkü makalemizde bu kararlardan birini paylaşacağız. Bu durum genellikle büyükanne ve büyükbabanın velayeti kendisinde bulunan ebeveyn ile ilişkisinin kötü olması durumunda yaşanmaktadır. Torunları kendisine gösterilmeyen dedeler veya büyükanneler bu durum değişmesi için mahkemeye başvurabilir. Buna göre;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/3888 E. ve 2020/4296 K. sayılı kararında
BÜYÜKANNE VE BÜYÜKBABANIN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURMA İSTEMİ
( Olağanüstü Haller Mevcutsa Çocuğun Menfaatine Uygun Düştüğü Ölçüde Çocuk ile Kişisel İlişki Kurulmasını İsteme Hakkı Diğer Kişilere Özellikle Hısımlarına Tanınabileceği – Davacılar Küçüğün Büyük Annesi ve Büyük Babası Olup Torunlarını Sevme Onunla Kişisel İlişki Kurulmasını İstemenin En Doğal Hakları Olduğu/Baba ve Davacılar Arasında Anlaşmazlık Bulunmasının Davacıların Torunları ile Kişisel İlişki Kurmasına Engel Teşkil Etmediği )
BABA VE DAVACILAR ARASINDA HUSUMET BULUNMASI ( Davacıların Torunları ile Kişisel İlişki Kurmasına Engel Teşkil Etmediği – Annesini Kaybetmiş Çocukların Bu Eksikliğini Gidermesi İçin Büyükanne ve Büyükbaba ile Vakit Geçirmesi ve Sosyal İnceleme Raporunda da Belirtildiği Üzere Kurulacak Kişisel İlişkinin Çocukların Yas Sürecindeki Ruhsal Durumunu da Destekleyeceğinin Belirlenmesinin Onların Yararına Olacağı )
KÜÇÜK VE DAVACILAR ARASINDA TEK GÜNLÜK VE YATISIZ İLİŞKİ KURULMASI ( Davacılar ile Küçük Arasında Dini Bayramlarda ve Her Ayın 4. Pazar Günü Yatısız Olarak Kurulan Kişisel İlişki Süresinin Az Olduğunun Anlaşıldığı – Mahkemece Davacılar İle Torun Arasında Çocukların Menfaati de Göz Önüne Alınarak Yatılı Olacak ve Daha Uygun Süreli ve İnfazda Tereddüt Yaratmayacak Şekilde Kişisel İlişki Kurulmasına Karar Verilmek Üzere Hükmün Bozulması Gerektiği )
ÖZET : Dava, büyükanne ve büyükbabanın çocukla kişisel ilişki kurma istemine ilişkindir. Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir. Davacılar küçüğün büyük annesi ve büyük babası olup, torunlarını sevme, onunla kişisel ilişki kurulmasını isteme, en doğal haklarıdır. Baba ve davacılar arasında anlaşmazlık bulunması, davacıların torunları ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmemelidir.
Annesini kaybetmiş çocukların bu eksikliğini gidermesi için büyükanne ve büyükbaba ile vakit geçirmesi ve sosyal inceleme raporunda da belirtildiği üzere kurulacak kişisel ilişkinin çocukların yas sürecindeki ruhsal durumunu da destekleyeceğinin belirlenmesi, onların yararına olacaktır.
İlk derece mahkemesince kişisel ilişki süresinin düzenlenmesine karar verilmesinin doğru olduğu ancak davacılar ile küçük arasında dini bayramlarda ve her ayın 4. Pazar günü yatısız olarak kurulan kişisel ilişki süresinin az olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacılar ile torun arasında çocukların menfaati de göz önüne alınarak, yatılı olacak şekilde daha uygun süreli ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, kişisel ilişki kurulmasına karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacılar tarafından, kişisel ilişkinin süresi yönünden; davalı tarafından ise kişisel ilişki düzenlemesi ve vekalet ücreti yönünden temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması talep edilmiş ise de; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa 31/03/2011 tarihli 6217 Sayılı Kanunu’un 30. maddesiyle ilave edilen geçici 3. madde hükmü uyarınca, uygulanması gereken 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesinde; çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine ilişkin verilen kararların Yargıtay’da duruşmalı inceleneceğine ilişkin hüküm bulunmadığından duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı babanın tüm, davacıların ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-)İlk derece mahkemesince velayeti babada olan ortak çocuklar E. (2010) ve …(2013) ile davacılar arasında “Her ayın 4. Pazar günü saat 10:00’dan saat 17:00’ye kadar, dini bayramların 2. günü saat 12:00’den aynı gün saat 15:00’e kadar, her yıl 1 Temmuz saat 10:00’dan 10 temmuz saat 17:00’ye kadar” şeklinde kişisel ilişki düzenlenmesine karar verilmiş, taraflarca kişisel ilişki kurulması istinafa getirilmekle ilgili bölge adliye mahkemesince itirazlar esastan reddedilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 325. maddesinde “Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir” denilmektedir. Davacılar küçüğün büyük annesi ve büyük babası olup, torunlarını sevme, onunla kişisel ilişki kurulmasını isteme, en doğal haklarıdır. Baba ve davacılar arasında anlaşmazlık bulunması, davacıların torunları ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmemelidir. Annesini kaybetmiş çocukların bu eksikliğini gidermesi için büyükanne ve büyükbaba ile vakit geçirmesi ve sosyal inceleme raporunda da belirtildiği üzere kurulacak kişisel ilişkinin çocukların yas sürecindeki ruhsal durumunu da destekleyeceğinin belirlenmesi, onların yararına olacaktır. İlk derece mahkemesince kişisel ilişki süresinin düzenlenmesine karar verilmesi doğru ise de; davacılar ile E. (2010) ve …(2013) arasında dini bayramlarda ve her ayın 4. Pazar günü yatısız olarak kurulan kişisel ilişki süresinin az olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar ile torun arasında çocukların menfaati de göz önüne alınarak, yatılı olacak şekilde daha uygun süreli ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, kişisel ilişki kurulmasına karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kararın yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple KALDIRILMASINA ve İstanbul 6. Aile Mahkemesi kararının BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümünün yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 267.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacılara geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine 29.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu
Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için Eskişehir ilinde bulunan büromuzla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.
Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu
Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Aile Hukuku kategorisinde yer alıp, Aile Hukuku Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır. Bu Makale Eskişehir Aile Hukuku Avukatı Oğuz Özdemir tarafından onaylandı!