Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanma Davası

Eskişehir Avukat ve Hukuk Hizmetleri

Hukuk Bülteni

Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanma Davası Eskişehir Hukuk Bülteni Avukatı tarafından | 3 Mayıs 2021 tarihinde yazıldı.

Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanma Davası

4721 Sayılı Medeni Kanunun 166/son maddesine göre Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. 3 yıl ayrı yaşama sonrası boşanma davası diye de bilinen fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açabilmek için, kanun maddesinden belirtildiği üzere birtakım şartların gerçekleşmesi halinde boşanma kararına karar verilebilecektir.

Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanma Davasının Şartları

Daha Önce Açılan Boşanma Davası Reddedilmiş Olmalıdır.

Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açabilmek için taraflar hakkında daha önce görülen bir boşanma davası açılmış ve bu boşanma davasın da reddedilmiş olması gerekmektedir. Önce açılan boşanma davasında boşanma dilekçesinde hangi hangi sebebe dayanıldığının bir önemi yoktur. Önce açılan davadan feragat halinde kesinleşme feragat tarihinden itibaren başlayacaktır.

Red Kararın Kesinleştiği Tarihten Başlayarak Üç Yıl Geçmiş Olmalıdır.

Daha önce açılan boşanma davasının reddedilmesi yeterli değildir. Boşanma davasının reddi kararının da kesinleşmesi gerekir. Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davalarında sık yapılan bir hatada dava sonunda red kararı verilmesiyle 3 yıllık fiili ayrılık süresinin başlamış olduğunun düşünülmesidir. Sürenin başlaması için red kararının kesinleşmesi gerekmektedir. İlk açılan boşanma davası kesinleşmez ise 3 yıldan fazla beklenilmiş olsa bile fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açılamaz.

Üç Yıllık Süre İçerisinde Ortak Hayatın Yeniden Kurulamamış Olmalıdır.

İlk Açılan boşanma davası kesinleştikten sonraki üç yıl içerisinde müşterek hayat kurulamamış olması gerekmektedir. Tabi ki bu süre içerisinde eşler çocuklarını görmek için bir araya gelebileceklerdir ancak bu bir araya gelmeler evliliği devam ettirme amacı taşımamalıdır. Aksi takdirde fiili ayrılık nedeniyle açılan boşanma davası reddolunacaktır.

Taraflardan Biri Tarafından Yeniden Boşanma Davası Açılmış Olmalıdır.

Tarafların 3 yıl ayrı yaşamaları kendiliğinden boşanmaları anlamına gelmeyecektir. Fiili ayrılık süresi sonunda eşlerden birinin fiili ayrılık sebebine dayanarak yeniden boşanma davası açması gerekmektedir.

Fiili Ayrılık Sebebiyle İlgili Yargı Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04.11.2015 tarih ve 2015/4774 E., 2015/20310 K. Sayılı içtihadı “Davacı erkek tarafından Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanılarak dava açılmış, mahkemece ilk açılan boşanma davasında davalı vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğu bu sebeple dava dosyasının halen derdest olduğu ve kesinleşmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Bu durumda muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur (Teb. K. md. 32). Davacı erkek tarafından açılan ilk boşanma davasında davalı kadın vekiline Yargıtay onama kararının tebliği usulsüz de olsa, davalı vekili 24.09.2013 tarihli cevap dilekçesinde davacı eş tarafından daha önce Üsküdar 1. Aile Mahkemesi’nde 2005/628 Esas sayılı dosya ile boşanma davası açıldığını, reddedildiğini, kesinleştiğini ve 04.032014 tarihli cevaba cevap dilekçesiyle de 7 yıldır ayrı yaşadıklarını beyan etmiştir. Bu durumda davalı kadının Yargıtay onama ilamının kendisine tebliğ işlemi ve kararın 02.12.2009 tarihinde kesinleştiğine dair bir itirazının bulunmadığı, dolayısıyla usulsüz de olsa öğrendiğini açıkladığından Yagrıtay onama ilamının tebliğ işleminin geçerli hale geldiği ve red kararının 02.12.2009 tarihinde kesinleştiğinin kabulünün gerektiği anlaşılmaktadır. Taraf beyanları ve tanık beyanlarından da tarafların reddedilen boşanma davasından sonra da bir araya gelmedikleri anlaşıldığına göre davanın kabulü gerekirken, reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin17.4.2017 tarih ve 2015/26708 E., 2017/4411 K. Sayılı içtihadı” Davacı erkek 01.03.2010 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2010/36 Esas ve 2010/67 Karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davasından 26.03.2010 tarihinde feragat etmiş, taraf beyanlarından bundan sonra tarafların tekrar bir araya geldikleri anlaşılmıştır. Davalı kadın da 05.07.2012 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/116 Esas ve 2013/2 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açmış, 16.01.2013 tarihli dilekçesi ile o da davasından feragat etmiştir. Tanık beyanlarına göre taraflar bu davadan sonra ortak hayatı yeniden kuramamış, ancak feragat tarihinden itibaren 3 yıl geçmeden 20.03.2014 tarihinde dava açılmış olması nedeniyle TMK’nın 166/ son maddesi koşullar gerçekleşmemiştir. Tanık beyanlarına göre davalı kadından kaynaklanan ve boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışın varlığı da ispat edilememiştir. Tek başına fiili ayrılık da boşanma sebebi sayılamaz. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29.3.2011 tarih ve 2011/4482 E., 2011/5579 K. Sayılı içtihadı” Davacı koca 15.9.2005 tarihinde boşanma davası açmış, 26.5.2006 tarihinde açtığı davadan feragat etmiş, dava feragat sebebiyle reddedilmiştir. Feragat bu iradenin mahkemeye ulaştığı ve açıklandığı tarihte kesin bir hükümün hukuki sonuçlarını doğurur. ( H.U.M.K. madde 95 ) Türk Medeni Kanununun 166 /son maddesine dayalı bu dava ise feragat sebebiyle reddedilen dava gerekçe gösterilerek 24.7.2009 tarihinde açılmıştır. Önceki davadaki feragat tarihinden itibaren 3 yıllık süre geçmiştir. Bu durumda, Türk Medeni Kanununun 166 /son maddesindeki diğer koşulların oluşup oluşmadığının tespiti açısından tarafların gösterdikleri takdirde delillerinin toplanması, delillerin hep birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yasa maddesinin yanlış yorumlanması suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. ”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 01.03.2016 tarih ve 2016/1352 E., 2016/4000 K. Sayılı içtihadı” Boşanmaya sebep olan olaylarda retle sonuçlanan ilk davayı açıp Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine göre boşanma sebebi yaratan, birlik görevlerini yerine getirmeyen ve başka bir kadınla yaşayıp sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan davacı erkek tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde yoksulluk nafakası istememiştir. Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK m. 141/1). Davalı, tahkikat aşamasında 14.7.2014 havale tarihli dilekçe ile yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Bu talep savunmanın genişletilmesi niteliğindedir. Davalı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O halde, davalının yoksulluk nafakası talebi (TMK m. 175) hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde, kesin hüküm oluşturacak şekilde reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davalı kadın 3.2.2014 tarihli tahkikat duruşmasında 500.000 TL maddi tazminat (TMK m. 174/1) talep etmiştir. Mahkemece bu taleple ilgili olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir. Davalı kadının cevap dilekçesindeki 500.000 TL maddi tazminat isteği, davacı erkeğin sattığı taşınmazların bedellerinden kendi payına düşen miktara ilişkindir. Bu istek boşanmanın fer’isi olan maddi tazminat (TMK m. 174/1) kapsamında değildir. Davalı kadın tarafından harcı yatırılmak suretiyle bir dava veya karşılık dava da açılmamıştır. Bu istekle ilgili olarak “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”

Saygılarımızla

Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu site sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, sitede yer alan bilgilendirmeler Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde yer alıp, Hukuk Bülteni Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Eskişehir Avukat ihtiyaçlarınız için bize ulaşarak hukuki sorunlarınız için destek alın. Avukat Eskişehir ve Çevre İllerde yaşayacağınız hukuki yardım ve ihtiyaçlarınızda, Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu olarak Eskişehir Avukat ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.