Açığa İmza ve Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Eskişehir Avukat ve Hukuk Hizmetleri

Ceza Hukuku

Açığa İmza ve Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu Eskişehir Ceza Hukuku Avukatı tarafından | 17 Eylül 2021 tarihinde yazıldı.

Açığa İmza ve Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.11.2017 tarih ve E. 2017/28536, K. 2017/22087 sayılı kararı “…Sanık … ile katılan … arasında bir araç alım satımı sebebiyle gerçekleşen hukuki ilişkiye dayalı olarak katılanın sanık …’a teminat mahiyetinde boş bonoyu imzalayarak verdiği, sanık …’un anlaşmaya aykırı olarak bonoyu diğer sanık … alacaklıymış gibi doldurarak sanık …’e verdiği sanık …’in ciro ederek sanık …’a iade ettiği ve sanık …’un senedi icra takibine konu ettiğinin iddia edildiği olayda; her ne kadar iddianamede bedelsiz senedi kullanma suçundan dava açılmışsa da; sanığın açığa imza sahibi tarafından …’ya tevdi olunmayan imzalı kağıdı sahibinin rızası dışında … lehine unsurlarını doldurup icra takibine vermesi eyleminin sübutu halinde, ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.05.2001 gün ve 2001/6-70-2001/77 Sayılı kararında belirtildiği üzere imza sahibinin tevdi ettiği kişinin kağıdın zilyetliğinden vazgeçerek bunu yazdırması halinde kağıdın yeni zilyedi olan … açısından “esasen kendisine tevdi ve teslim olunmayan kağıdı bertakrip (hukuka aykırı) ele geçirme” keyfiyetinin gerçekleşmiş olacağı, açığa imza atandan aldığı kağıdı faile veren sanık …’ün eyleminin de “bertakrip ele geçiren failin” fiiline iştirak niteliği kazanacağı iddianamedeki anlatım da nazara alındığında yüklenen eylemin 5237 Sayılı TCK’nın 209/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 204/1. maddesindeki “resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturacağı anlaşıldığından; suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde bedelsiz senedi kullanma suçundan hükümler kurulması..”

Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 06.2.2017 tarih ve E. 2014/12447, K. 2017/5559 sayılı kararı “.. Sanık ….’in sahibi olduğu işyerini katılan …’a kiraladığı ve kira bedellerine karşılık katılan …’ın borçlu diğer katılan …’in de kefil olduğu 2000 TL bedelli senetler düzenlendiği, daha sonra sanık ….’in kira sözleşmesini feshetmesiyle tarafların aralarında katılan …’ın borçlarını ödediğine dair tutanak düzenledikleri ve bu tutanak düzenlenirken sanık ….’in elinde bulunan 05/01/2010, 05/06/2010, 05/08/2010 tarihli senetleri kaybettiğini söylediği ve katılan …’ın bu senetleri teslim alamadığı, daha sonra bu senetlerden 05/06/2010, 05/08/2010 tarihli 2000 TL bedelli senetlerin sanık …. ile birlikte hareket eden diğer sanık … tarafından icra takibine konulduğu ve sanıkların bu şekilde bedelsiz senedi kullanma suçunu işledikleri iddia olunan olayda: sanık …. ve katılan … arasında düzenlenen tutanak üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde “05.06.2010 ve 05.08.2010 tarihli 4000 TL’lik senedi gününden önce ödedim. …. senetleri kaybettiği için senetler hükümsüzdür” yazılarının tutanağa sonradan eklenerek belgede tahrifat yapıldığının tespit edildiğinin belirtildiği, katılanların bu tutanağa istinaden senet bedellerini ödediklerini belirttikleri ve icra takibine konulan senet bedellerinin ödendiğine dair başka bir belgenin dosyada bulunmadığı bu nedenle, sanıkların bedelsiz senedi kullanma suçunu işlemedikleri gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.”

Yargıtay 15. Ceza Dairesinin17.5.2017 tarih veE. 2014/21579,K. 2017/11070 sayılı kararı “…Sanıklar … ve …’ın, … Liman İşletmeleri Anonim Şirketinin temsil ve ilzama yetkili kişileri, sanık …’in ise şirketin müdürü oldukları, katılanın, …. Liman İşletmeleri Anonim Şirketi ile 2002 yılında yapılan kira sözleşmesi kapsamında kira borcuna karşılık olarak bedelleri yazılı ancak vade ve tanzim tarihleri açık şekilde toplam miktarı 87.500 Euro olan üç ayrı emre muharrer senedi imzalayarak verdiği ancak kira süresi içerisinde tüm kira bedellerini düzenli olarak ödediği ve senetleri istediği ancak geri verilmeyen senetlerin üzerindeki vade ve tanzim tarihleri doldurularak ve “bedeli” ibaresinden sonra yazılmış olan “kira” ibaresi silinerek 05/01/2010 tarihinde katılan aleyhine icra takibi başlatıldığı, bu suretle sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgeyi bozmak suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Bonoda şekil şartları suç tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK’nun 688. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” yada “emre muharrer senet” ibaresi, kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2003/19-781 esas, 2003/768 karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu sebeple de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının, varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştır. Bonoda ki ”kira içindir” ibaresi malen kaydı gibi bir bedel kaydıdır. Bu durumda senette “kira içindir” ibaresinin bulunması, T.T.K.’nun 688. maddesi uyarınca, bono niteliğini etkilemeyeceğinden takip dayanağı bono yasal unsurları içeren kambiyo senedi vasfındadır. Bu açıklamalar ışığında, sanıkların şirketi tarafından icra takibine konu olan üç ayrı senedin, tanık Hasan … ile katılan tarafından kira borcuna yönelik olarak hazırlandığı ve katılanın senetleri imzaladığı ancak vade ve tanzim tarihleri boş olarak sanıkların şirketine teslim edildiği, senetlerin miktarı, alacaklısı ve katılan tarafından imzalandığı konularında ihtilaf bulunmadığı, ancak katılanın kira borcunu ödemesine rağmen senetlerini geri vermeyen sanıkların boş olan vade ve tanzim tarihleri kısımlarını tamamlayarak ve bedeli ibaresinden sonra yazılı olan “kira” ibaresini silerek senet bedellerini tahsil etmek amacıyla takip başlattıkları, 5237 Sayılı TCK’nın 209/2 maddesi gereğince, boş verilen senedin doldurulmasının suç sayılması için hukuka aykırı olarak ele geçirip ya da elde bulundurmak gerektiği, olaya konu senetlerin ise, katılan tarafından sanıkların şirketine rıza dahilinde verildiğinin sabit olduğu, “kira” ibaresinin mevcudiyetinin ise senet vasfını engellemedeği gibi icra takibi konusunda da etkisi olmadığı, bu nedenle, suça konu senetlerin sahte senetler değil geçerli senetler oldukları ve “kira” ibaresinin silinmesinin “faydasız sahtecilik” niteliğinde olması sebebiyle atılı belgede sahtecilik suçunun, yasal unsurları itibariyle oluşmayacağı anlaşılmakla, sanıklar hakkında beraat hükmü kurulması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde resmi belgeyi bozmak suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Olaya konu senetlerin kira ilişkisine bağlı olarak katılan tarafından imzalanarak verilmiş olmaları ve kira borcunun takip tarihinden önce ödenmiş olması nedeniyle, hukuken geçerli senetlerin icra takibine konulması ile 5237 Sayılı TCK’nın 156. maddesinde belirtilen “bedelsiz senedi kullanma” suçunun oluştuğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde suç vasfında hataya düşülerek nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçundan hüküm kurulması,”

Yargıtay 21. Ceza Dairesinin 09.06.2016 tarih ve 2015/5066 E. , 2016/5083 K. Sayılı kararı “…Sanığın, katılana ait imzalı boş çeki tespit edilemeyen bir şekilde ele geçirerek boş yerlerini doldurduktan sonra kullandığının iddia ve kabul olunduğu olayda; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, katılan vekilince dilekçesine ek olarak sunulan ….. havale tarihli … tarafından gönderildiği belirtilen mektubun gerçekliğinin araştırılması, gerekmesi halinde mektuptaki imzanın sanığın eli ürünü olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılması, mümkün olduğu takdirde suça konu çek yaprağının banka tarafından …’e hangi tarihte verildiğinin tespiti ile belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu çek aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması, gerektiğinde sahteliği hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabul ve uygulamaya göre de, Sanığın, katılana ait imzalı boş çeki tespit edilemeyen bir şekilde ele geçirerek boş yerlerini doldurduktan sonra kullandığının sübutu halinde, eylemin TCK.nın 209/2. maddesi yollamasıyla 204/1. maddesinde belirtilen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgı sonucu yazılı şekilde açığa imzanın kötüye kullanılmasından mahkumiyet hükmu kurulması..” Eskişehir ceza avukatı Oğuz Özdemir olarak müvekkillerimize hizmet vermekteyiz.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 13.03.2019 tarih ve 2017/14429 E. , 2019/2631 K. Sayılı kararı “…Suça konu 15.08.2007 keşide tarihli 30.000 TL bedelli çekin, bedeli ödendiği halde çekin arka kısmında ”iş bu çek teminat çekidir ” ibaresinin üzeri karalanmak suretiyle sanık tarafından icra takibine konulması nedeniyle eylemin bedelsiz kalmış senedi kullanma suçunu oluşturacağı anlaşılan somut olayda; sanığa yüklenen ve TCK’nin 156. maddesinde düzenlenen “bedelsiz senedi kullanma” suçunun takibinin şikayete bağlı olduğu, TCK’nin 73. maddesinde ise şikayet süresinin “fiil ve failin öğrenildiği günden itibaren 6 ay” olduğu ve şikayetin süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının yargılama şartı olarak kabul edildiğinden, suç tarihi ile şikayet tarihi arasında altı aylık yasal şikayet süresinin dolduğu dikkate alınarak, şikayetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla mahkûmiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nin 73 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE..”

Eskişehir Ceza Avukatı Oğuz Özdemir 

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu site sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, sitede yer alan bilgilendirmeler Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Ceza Hukuku kategorisinde yer alıp, Ceza Hukuku Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Eskişehir Avukat ihtiyaçlarınız için bize ulaşarak hukuki sorunlarınız için destek alın. Avukat Eskişehir ve Çevre İllerde yaşayacağınız hukuki yardım ve ihtiyaçlarınızda, Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu olarak Eskişehir Avukat ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.