Yağma suçu

Eskişehir Avukat ve Hukuk Hizmetleri

Hukuk Bülteni

Yağma suçu Eskişehir Hukuk Bülteni Avukatı tarafından | 16 Şubat 2023 tarihinde yazıldı.

Yağma suçu

Yağma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinde düzenlenmiştir. TCK 148’e göre;

Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir mali teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.

Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.

Yağma suçu ile ilgili Eskişehir ceza avukatı ekibimizden bilgi alabilirsiniz. Yağma suçunun maddi konusunu taşınabilir bir mal oluşturmaktadır. Bu itibarla, insan hayatında ve ilişkilerinde herhangi bir gereksinim için kullanılan ve maddi bir değeri olan her türlü taşınabilir şeyler bu suçun konusunu oluşturabilecektir.

Yağma suçunun faili herhangi bir kişi olabilir. Bu suçun mağduru da herhangi bir kişi olabilir. Yağma suçunun maddi unsurunu, cebir veya tehditle alınması oluşturur. Suçun kanunu tanımında açıklandığı üzere, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdurun bizzat malı teslim etmesi veya malın alınmasına karşı koymaması suçun alma unsurunun gerçekleşmesi bakımından önem taşımaz.

Cebir kullanarak yağma

Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, kullanılan cebrin etkisiyle mağdurun malı teslim etmesi veya malın alınmasına karşı koymaması gerekmektedir. Bu bakımdan kullanılan cebrin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir.

Tehdit kullanarak yağma

Yağma suçunun araç hareketlerinden olan tehdit, ağır bir zarara uğratılacağı hususunda mağdur üzerinde yaratılan korkudur. Mağdur üzerinde etkili ve ciddi olması gereken ve baskı yapma, sindirme, yıldırma, korkutma biçiminde yapılabilen tehdit, yağma suçu bakımından, kişiyi, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı…. bahisle yapılan manevi baskıdır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus fail, bu fiilleri faydalanmak kastıyla değil de mala zarar vermek kastıyla işlediği takdirde manevi unsur bakımından yağma suçunun değil, mala zarar verme ve tehdit ya da yaralama suçlarının oluştuğundan söz edilir.

Yargıtay CGK’ya göre yağma suçunda yararlanmanın geçici olmasının yağma suçunun gerçekleşmesine engel olmadığı, bir şeyin cebir veya tehditle kullanmak amacıyla alınmasının yağma suçunu oluşturduğu belirtilmiştir. Eskişehir ceza avukatı olarak müvekkillerimize yağma suçunda avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2016/2113 E. 2016/3543 K. sayılı kararında;

Katılan Medine Yerdelen’in torunu olup aynı evde ikamet eden sanığın olay günü babaannesini basit tıbbi müdahale ile giderebilir şekilde yaraladıktan sonra üzerindeki 5.-TL parayı zorla aldığı ancak başkaca herhangi bir malvarlığı değerine yönelik girişimi bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 150/2.maddesi ile uygulama yapılması gerekirken delillerin taktir ve tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

Silahla senet alınması ile ilgili yargı kararı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/6-694 E.  2014/395 K.

Sanığın aşamalarda yağma iddiasına konu senedi katılandan silah zoruyla almadığını beyan etmesi, yeminli tanık anlatımlarınca da bu durumun doğrulanması, katılanın 120.000 Euro bedelli senedi sanığa 18.06.2006 tarihinde tarafları katılan R. K. ve A. Ç. olan iş yeri satış sözleşmesi karşılığında vermiş olduğunu beyan etmesine rağmen sanığın söz konusu protokolde imzasının bulunmaması ve sanığın katılanla arasında böyle bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmemesi, sanığın söz konusu senedi parça parça ödediği yönündeki savunması,

bu savunmanın sanık tarafından dosyaya sunulan ve sanıkça tutulmuş olan defter kayıtları ile desteklenmesi, katılanın ödeme tarihi 19.10.2007 olan ve günün şartlarına göre yüksek sayılabilecek bir bedeli içeren senedi tahsil etmek için 04.10.2010 tarihine kadar hukuki yollara başvurmaması, tanık Arif’in sanığın işyerine geldiğinde dışarı çıkmakta olan sanık ile karşılaştıklarını ve sanığın belinde tabanca gördüğünü söylemesine karşın,

HTS kayıtlarına göre tanık Arif’in sanığın iş yerine sanık oradan ayrıldıktan yaklaşık 40 dakika sonra gelmesi ve sanık ile hiç karşılaşmamış olması nedeniyle beyanlarının doğru olmadığının anlaşılması ve suça konu senedin yok edilme imkanı olmasına rağmen sanık tarafından muhafaza edilerek kolluk görevlilerine teslim edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın suça konu senedi silah zoruyla ele geçirerek yağma suçunu işlediği konusunda her türlü şüpheden uzak ve mahkûmiyete yeterli delil bulunmadığından,

sanığın yüklenen suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu itibarla, delillere ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle sanığın yağma suçundan mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme direnme hükmü isabetsiz olup bozulmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğundan bahisle onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

Yargıtay’a göre zilyedin hırsızlığa konu mal üzerindeki zilyetliği sona erene kadar kullanılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürürken, hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra kullanılan cebir veya tehdit, eylemi yağmaya dönüştürmeyecek, hırsızlık ve kasten yaralama veya tehdit gibi iki ayrı suçun oluşmasına neden olacaktır. Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; Sanığın, mağdurun iş yerinden aldığı cep telefonu ile kesintisiz bir takip olmaksızın 250 metre kadar uzaklaşarak, suça konu telefonu hâkimiyet alanına geçirdiği sabit olup, hırsızlık suçu tamamlanmıştır.

Dolayısıyla, cep telefonunu sanığın arka cebinde görerek geri almak isteyen mağduru bıçakla basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralayan sanığın bu eylemi, 5237 sayılı TCK’da dolaylı yağma düzenlemesine yer verilmemiş olması nedeniyle, tamamlanmış olan hırsızlık suçunu yağmaya dönüştürmeyip, hırsızlık suçunun yanında ayrıca kasten yaralama suçunu oluşturmaktadır. Bu itibarla, sanığın eylemlerini kasten yaralama ve hırsızlık olarak vasıflandırarak uygulama yapan yerel mahkemenin direnme hükmü isabetli olup, onanmasına karar verilmelidir.

Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde yer alıp, Hukuk Bülteni Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Eskişehir Avukat ihtiyaçlarınız için bize ulaşarak hukuki sorunlarınız için destek alın. Avukat Eskişehir ve Çevre İllerde yaşayacağınız hukuki yardım ve ihtiyaçlarınızda, Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu olarak Eskişehir Avukat ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.