Ceza hukukunda suça teşebbüs nedir?

Eskişehir Avukat ve Hukuk Hizmetleri

Ceza Hukuku

Ceza hukukunda suça teşebbüs nedir? Eskişehir Ceza Hukuku Avukatı tarafından | 13 Aralık 2021 tarihinde yazıldı.

Ceza hukukunda suça teşebbüs nedir?

Ceza hukukunda suça teşebbüs Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde düzenlenmiştir.

TCK madde 35:

Kişi işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.

Söz konusu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere suça teşebbüs iki şekilde meydana gelmektedir:

  • Failin icra hareketlerine başlamış ancak elinde olmayan sebeplerle icra hareketleri yarıda kalmış olması hali,
  • Failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen failin iradesi dışında olan engel bir sebepten sonucun meydana gelmemiş olması halidir.

Yani teşebbüs aşamasında fail, işlemeyi kastettiği suçu tamamlamak istediği sonuca ulaşmak amacıyla icra hareketlerine başlamaktadır; ancak elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerini tamamlayamamakta ya da icra hareketlerini tamamlamasına rağmen istenilen sonuç meydana gelmemektedir.

Suçun teşebbüs aşamasında kalabilmesi için 4 tane şartın bulunması gerekmektedir. Bunlar;

  1. İşlenmek istenen suçun kasten işlenebilen bir suç olması,
  2. Failin elverişli hareketlerde bulunması,
  3. Failin doğrudan doğruya suçun icrasına başlaması,
  4. Failin elinde olmayan nedenlerden ötürü eylemini tamamlayamaması

Suça Teşebbüsün Unsurları :

Maddi Unsur :

İcra Hareketlerine Başlama, teşebbüsün oluşmasını sağlayan pozitif unsurlardandır. Kanun koyucu tarafından suçun işlenmesi maksadıyla yapılan tüm eylemler cezalandırılmamıştır. Bu kapsamda icra hareketleri cezalandırma sınırları içindedir. Hazırlık hareketleri aşamasında fail, suçu işlemek için hazırlanmaktadır; işleyeceği suça uygun suç aletini satın almaktadır, onun hakkında bilgi sahibi olmaktadır, suçu işlemeye yönelik gerekli eylem planını hazırlamaktadır. Hazırlık hareketi ile icra hareketi arasındaki ayrımın zor olması nedeniyle TCK madde 35’te doğrudan doğruya icraya başlama kıstası getirilmiştir. Fail suçun varlığı için gerekli olan davranışı işlemeye başladığında icra hareketi meydana gelmektedir. Buna göre doğrudan doğruya icraya başlanması icra hareketi olarak kabul edilmiştir. Kanunda suçun oluşması için yer alan hareketlerin yapılmasıyla icra hareketlerine başlanmış olunacaktır.

Hareketin Elverişli Olması, teşebbüsün oluşmasını sağlayan bir başka pozitif unsurdur. Kanunda elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlama suça teşebbüsü oluşturmaktadır. Failin icra hareketi, istenilen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmalıdır. Elverişli vasıta, elverişli hareket kapsamına alınmaz; nitekim vasıta terimi hareketsiz bir şeyi ifade etmektedir. Elverişlilik değerlendirilirken olay anındaki durum ve şartlar göz önüne alınmaktadır. Fail tarafından yapılan hareket suçu tamamlamaya imkan vermiyorsa bu durumda mutlak/kesin elverişsizlik söz konusu olacaktır. Normal şartlar altında suçun kanuni tanımında yer alan sonuçları meydana getirmeye elverişli olmasına rağmen failin işlemek istediği suç konusu açısından elverişsiz olması durumunda ise nispi elverişsizlik söz konusudur. Yargıtay’ın kimi kararlarında, elverişlilik halini değerlendirirken mutlak ve nispi elverişsizlik kavramlarına göre ayrım yapmaktadır.

İcra Hareketlerinin Tamamlanamaması, teşebbüsün oluşmasını sağlayan negatif unsurlardandır. Bu durumda fail suç yolunda ilerlerken, elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerini tamamlayamamaktadır. Failin elinde olmayan neden maddi veya manevi nitelikte olabileceği gibi üçüncü bir kişinin fiiliyle de gerçekleşebilir; her ne olursa olsun dış etmenler tarafından engellenmiş olacaktır. Aksi takdirde, failin özgür iradesiyle icra hareketlerini tamamlamaması durumunda gönüllü vazgeçme söz konusu olacaktır. İcra hareketlerinin tamamlanamaması engelleyici etmenler suç tamamlanmadan önce ortaya çıkmalıdır. Failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen istediği sonuca ulaşamaması durumunda da suçu tamamlayamamaktadır.

Manevi Unsur:

Kanun lafzından da anlaşılacağı üzere teşebbüs sadece kasten işlenebilen suçlarda mümkün olabilmektedir. Bu bakımdan tamamlanmış suça özgü nitelikleri taşımaktadır. Nitekim teşebbüs aşamasında kalmış suçtaki kast, tüm unsurlarıyla birlikte tamamlanmış suçu işlemek isteğinden ibarettir. Kısacası, fail tarafından suçu işlemeye elverişli davranışları gerçekleştirmek bilinç ve iradesi ortadadır. Nitekim Yargıtay kararlarınca da failin kastının suçu tamamlamaya yönelik olduğunu ve teşebbüs için ayrı bir kasttan söz edilemeyeceği ifade edilmiştir. Eskişehir ceza avukatı Oğuz Özdemir olarak müvekkillerimize ceza hukuku alanında hizmet vermekteyiz.

Suça Teşebbüsün Cezası :

TCK madde 35:

Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

Teşebbüs aşamasında kalan bir suç nedeniyle ortaya çıkan zarar ve tehlikenin ağırlığı asıl suçun tamamlanması halinde meydana gelecek zarar ve tehlikenin ağırlığına göre daha azdır. Bu nedenle suça teşebbüs bakımından asıl suça bağlı olarak daha az bir cezai yaptırımı öngörülmüştür. Kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere teşebbüs halinde faile verilecek ceza miktarı belirlenirken, failin teşebbüs aşamasında kalan eyleminin meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınacaktır. Ceza yargılaması olan vatandaşların mutlaka bir avukattan hukuki yardım almasını tavsiye ediyoruz.

CMK madde 12:

Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.

Söz konusu madde hükmü uyarınca teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı yer mahkemesi yetkili olmaktadır. Görevli mahkeme bakımdan ise; Ağır Ceza Mahkemesinin kapsamına giren suçlarda Ağır Ceza Mahkemesi, Asliye Ceza Mahkemesinin kapsamına giren suçlarda Asliye Ceza Mahkemesi görevli mahkeme olur.

Suça Teşebbüs İle İlgili Yargıtay Kararları:

T.C. Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 24/01/2018 Tarih ve 2017/5217 Esas – 2018/199 Karar sayılı kararı “17/03/2006 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında sehven 17/03/2005 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak görülmüş; katılan Eskişehir Sulama Birliği yetkilisinin soruşturmada alınan beyanı ve kolluk görevlilerince düzenlenen tutanaklara göre olay yerinde iş makinesinin yanında ele geçen 25 litre mazottan daha fazla miktarda mazotun iş makinesinden çekildiği, 17/03/2006 tarihli olay yeri inceleme tutanağında ise mazot deposu alt kısmında yerde mazot ıslaklığının bulunduğunun tespit edilmesi karşısında, sanık ve suça sürüklenen çocuğun iş makinesinin deposundan mazot çalmaya çalışırken, suça konu yakıtın bir kısmının da yere dökülmesi sebebiyle katılanın tasarruf olanağının kaybolması sonucu eylemin tamamlandığının anlaşılması karşısında, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı belirtilerek 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi uygulanmak suretiyle sanık ve … hakkında eksik ceza tayin edilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.”

T.C. Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 08/03/2017  Tarih ve 2014/26055 Esas – 2017/2726 Karar sayılı kararı “Sanıklar … ve … hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı sanıklar müdafiinin kararı temyiz ettiğine dair dilekçe verdiği, dosya içeriğinden bu istemin itiraz talebi olarak kabul edilerek itirazın incelenmek üzere dosyanın … 10. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, … 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11.09.2013 tarih, 2013/655 D. İş sayılı kararı ile sanıklar müdafiinin itirazının reddine kesin olarak karar verildiği, bu karar sanık müdafiine tebliğ edilmemiş ise de mahallinde eksikliğin giderilmesi mümkün görülmüş, buna göre temyizin kapsamının, sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Sanığın hırsızlık amacıyla müştekinin evinin eklentisi niteliğinde olan apartman boşluğuna girmesi ile konut dokunulmazlığının ihlali suçunun tamamlandığı gözetilmeden, teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilerek sanık hakkında TCK’nın 35. maddesi uyarınca indirim yapılması ve konut dokunulmazlığını bozma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinin anlaşılması karşısında TCK’nın 119/1-c maddesi gereğince uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamış, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA…”

T.C. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 11/01/2017 Tarih ve 2016/11411 Esas – 2017/107 Karar sayılı kararı “Kasten yaralama, hakaret, tehdit ve eşe karşı basit cinsel saldırıya teşebbüs suçlarından sanık … hakkında yapılan yargılama sırasında, sanığa atılı suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102/2. maddesi kapsamında nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunu oluşturduğu, bu suçla ilgili delilleri değerlendirme ve takdir görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair Osmaniye 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2015/673 esas, 2016/372 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile görevsizlik kararının kaldırılmasına ilişkin Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/08/2016 tarihli ve 2016/576 değişik iş sayılı kararının;
Dosya kapsamına göre, Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30/09/2015 tarihli iddianamede sanığın 5237 sayılı Kanunun 102/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, sanığın eşi olan müştekiyi cinsel ilişkiye girmek istememesi üzerine darp ederek cinsel ilişkiye zorlaması, müştekinin direnmesi üzerine amacına ulaşamaması şeklindeki eyleminin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102/2 ve 35. maddeleri kapsamında nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli olan ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilerek görevsizlik kararının kaldırılmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli, 29/11/2016 gün ve 94660652-105-80-12667-2016-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü: Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26/08/2016 tarihli ve 2016/576 Değişik İş sayılı Kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA…”

T.C. Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nin 30.04.2015 Tarih ve 2015/2129 Esas – 2015/1523 Karar sayılı kararı “Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Sanığın babasının dosyaya ibraz ettiği rapor ile bu konuya ilişkin beyanları doğrultusunda, bahsi geçen hastalığın 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi ışığında, sanığın suç tarihinde işlediği eylemlerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme (irade) yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli derecede azaltacak nitelikte olup olmadığının araştırılıp yöntemince raporla saptanarak, sonucuna göre hüküm kurulması zorunluluğu,

2- Sanığın, kilidini kırarak kapısını açıp girdiği imam odasındaki çekmeceden, haksız yere ele geçirdiği anahtarla alt kattaki Kuran Kursuna da hırsızlık amacıyla girmesi eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b ile birlikte 142/2-d maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu da oluşturduğu ve aynı yasanın 44. maddesi uyarınca sanığın suçlardan en ağırı olan 5237 sayılı TCK’nın 142/2-d maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3- Suça teşebbüs ile etkin pişmanlık hükümlerinin bir arada uygulanamayacağı gözetilmeden hırsızlık suçundan kurulan hükümde, sanığın cezasından hem teşebbüs, hem de etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılması,

4- Hırsızlık suçundan kurulan hükümde, sanığın cezasından 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi uyarınca teşebbüs nedeni ile ¾ oranında indirim yapıldığı belirtildiği halde 6 ay yerine 8 ay hapis cezasına hükmedilmesi,

5- Kasten işlemiş olduğu suçlardan dolayı hapis cezasıyla mahkumiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c bendinde belirtilen haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yalnızca, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

6- Mahkeme masrafı olarak yapılan toplam 10,00 TL yargılama giderinin 6183 sayılı Kanunun 106/1. maddesinde belirlenen 20 TL’den az olması nedeniyle 6352 sayılı Kanunun 100. maddesi ile eklenen 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi gereğince Devlet Hazinesine yükletilmesi yerine sanıktan tahsiline karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş…”

Saygılarımızla

Eskişehir Ceza Avukatı Oğuz Özdemir 

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu site sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, sitede yer alan bilgilendirmeler Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Ceza Hukuku kategorisinde yer alıp, Ceza Hukuku Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Eskişehir Avukat ihtiyaçlarınız için bize ulaşarak hukuki sorunlarınız için destek alın. Avukat Eskişehir ve Çevre İllerde yaşayacağınız hukuki yardım ve ihtiyaçlarınızda, Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu olarak Eskişehir Avukat ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.