Mirastan Mal Kaçırma Davası

Eskişehir Avukat ve Hukuk Hizmetleri

Miras Hukuku

Mirastan Mal Kaçırma Davası Eskişehir Miras Hukuku Avukatı tarafından | 17 Mayıs 2020 tarihinde yazıldı.

Mirastan Mal Kaçırma Davası

 

Muris muvazaası (Mirastan mal kaçırma) Davası 

“Hukukta muvazaa, bir hukuki ilişkinin taraflarının, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak konusunda yaptıkları gizli anlaşma” şeklinde tanımlanmaktadır.

Muris Muvazaasını ise kısaca; mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan muvazaalı işlemler olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde miras bırakan çeşitli nedenlere dayalı olarak mirasçılardan mal kaçırmakta olup; kız mirasçı erkek mirasçı ayrımı, psikolojik ve duygusal sebepler başlıca nedenler arasındadır. Muris muvazaasından bahsedilebilmesi için miras bırakan ile karşı tarafın görünürde bir sözleşme yapmış olması ve bu sözleşme ile asıl sözleşmenin gizlenmesi gerekmektedir. Kısa bir örnek vermek gerekirse miras bırakan kendisine ait evi diğer bir kişiye veya mirasçıya bağışlamasına rağmen tapuda satmış gibi göstermesi halinde muris muvazaasından bahsedilebilir. Bu işlem ile miras bırakan bir veya birkaç mirasçısını mirasından yoksun bırakmaktadır. Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, Eskişehir ilinde faaliyet gösteren hukuk bürosu olarak mirastan mal kaçırma davalarında müvekkillerine avukatlık hizmeti vermektedir. Bunlara ilişkin tapu iptal ve tescil davaları açılmaktadır.

Muris Muvazaası davalarını kimler açabilir ?

Bu davaları mirasçılar açabilmekte olup, davalı ise muvazaalı işlem ile pay edinen kimse & kimseler olmalıdır. Mirasçı sıfatına sahip olan herkes bu davayı tek başına açabileceği gibi dava açmak isteyen mirasçılar toplu olarak da dava açabilmektedir.

Muris muvazaası davalarında görevli ve yetkili mahkeme hangisidir ?

Taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemeleri muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davalarında görevli ve yetkili mahkemedir. Örneğin taşınmazın Eskişehir ili Odunpazarı veya Tepebaşı ilçesinde olması halinde Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli ve yetlili mahkemedir.

Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) davalarında zamanaşımı var mıdır?

Mirastan mal kaçırma davaları miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılabilmektedir. Muris muvazaası davalarında herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi bulunmamatkadır. Miras bırakan ölmeden bu davanın açılması ise mümkün değildir.

Muris muvazaası davalarında miras bırakanın gerçek iradesinin ne olduğu hususu belirli ölçüler doğrultusunda belirlenmektedir. Yargı kararlarına göre;

  • Miras bırakanın mirasçıları aldatma kastının olup olmadığı,
  • Davalı & davalıların dava konusu taşınmazı alım gücünün olup olmadığı,
  • Satış işleminin hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı,
  • Miras bırakanın devri yapmakta haklı bir nedeninin bulunup bulunmadığı,
  • Tapuda gösterilen satış bedeli ile taşınmazın satış anındaki gerçek değeri arasında ki fark,
  • Toplumsal gelenek ve görenekler,

gibi hususlar önem arz etmektedir. Mahkeme tüm delilleri topladıktan sonra satış işleminin muvazaalı olduğuna karar vermesi halinde tapuda yapılan temlik işleminin iptaline karar verecektir. Mahkemenin satış işleminin muvazaalı olduğuna karar vermesi halinde sanki o satış hiç olmamış gibi sonuç doğacak olup mirasçılar taşınmaz üzerinde ki haklarına kavuşacaktır.

Miras bırakanın taşınmazı mirasçılardan birine devretmesi, miras bırakanın taşınmazını önceki evliliğinden olan çocuklarına devretmesi, miras bırakanın taşınmazını kadın mirasçılarının mirastan mağrum bırakmak için erkek mirasçılarına devretmesi, miras bırakanın taşınmazını ikinci eşine devretmesi durumlarında ve&veya buna benzer durumlarda muris muvazaası davaları açılabilmektedir. Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak Eskişehir ili ve civar illerde mirasçılardan mal kaçırma (Muris Muvazaası) davasında müvekkillerimize avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Mirastan mal kaçırma davaları ile ilgili Yargıtay Kararları 

Yargıtay İçtihadı Birleştirme 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı kararda; “…bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler….” denmek suretiyle muris muvazaasının varlığı kabul edilmiştir. Birçok yargı kararı bu yönde olup bu kararlar doğrultusunda mirasçıların tapu iptal ve tescil davalarının açılması mümkündür. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 11.06.1976 tarihli kararında: “…Taşınır malların satış şeklinde gösterilen muvazaalı bir sözleşme ile mirastan mal kaçırma kastıyla da olsa bağışlanması hukuken geçerlidir. Çünkü taşınır malların satışı ve zilyetliğin devri konusunda yasada bir geçerlilik şekli öngörülmemiştir. Mirasçı olan davacıların ancak tenkis hükümlerine dayanarak davalının dayandığı satış sözleşmesindeki tasarrufun tenkisini dava hakları vardır.” şeklinde olup mirasçıların haklarını almalarının önünü açmııştır.

Yine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/131 E., 2016/5444 K. 03.05.2016 tarihli kararında “Asıl dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım; birleştirilen dava tapu iptal tescil istemine ilişkindir. Taşınmazı temellük ettiği tarihte 19 yaşında olduğu ve alım gücünün bulunmadığı, miras bırakanın yaptığı temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir. Hâl böyle olunca, birleştirilen tapu iptal tescil davasında tapunun iptali ile miras payı oranında tescile karar verilmesi, el atmanın önlenmesi konusunda da tarafların paydaş duruma geldikleri, TMK 683 vd. maddeleri gözetildiğinde tarafların taşınmazın bölümlerini kullandıkları saptandığından el atmadan söz edilemeyeceği gözetilerek elatmanın önlenmesi ve yıkım istemli asıl davanın bu gerekçe ile reddi gerekir.” şeklinde olup bu tarz davalarda her olgu detaylı olarak irdelenmektedir.

Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/77 E., 2013/1107 K. Ve 03.07.2013 tarihli kararına göre muris muvazaası  “ Muris muvazaasında miras bırakan, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla gerçekte bağışladığı taşınmazını, görünüşteki sözleşmede satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstererek temlik etmektedir” şeklinde tanımlanmaktadır. Söz konusu karara konu Dava “muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis istemine ilişkindir. Davacılar vekili; miras bırakan H. K’nin sahibi olduğu 299 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlarını 2001 yılında “ölünceye kadar bakma akdi” karşılığında oğlu E. K.’ya devrettiğini, yapılan akdin diğer mirasçılardan (kız çocuklarından) mal kaçırma amacıyla yapılmış muvazaalı bir işlem olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile mirasçılar adına tesciline, aksi durumda tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili ise;  davaya konu edilen taşınmazları arsa halinde iken babası ile birlikte satın aldığını ve üzerine kendi imkânları ile bina yaptığını, ölünceye kadar bakım akdi gereği üzerine düşen yükümlülükleri tamamıyla yerine getirdiğini, haksız iddiada bulunan davacıların davasının reddine, aksi durumda taşınmazlar üzerine yapılan binaların inşaat gideri olarak 50.000,00 TL ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava yerel mahkeme tarafından kabul edilmiş ancak Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 11.10.2011 gün, 2011/5178 E. – 10155 K. sayılı ilamı ile yerel mahkemenin kararını bozmuştur. Yerel mahkemenin kararında direnmesi üzerine toplanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise “ somut olayda murisin davacılardan mal kaçırmasını gerektiren bir olgunun ve sebebin varlığı da kanıtlanmış değildir. Öte yandan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri ivazlı akitlerden olup bu tür temliklerde tenkis hükümlerinin de uygulanamayacağı kuşkusuzdur. Tüm bu olgular ve ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapıldığında; temlikteki asıl amacın mirasçıdan mal kaçırmak değil; ölünceye kadar bakıp gözetme olduğu, muvazaa ile illetli bulunmadığı kabul etmek gerekir. Bu bakımdan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.” şeklinde karar vermiştir. Tüm bu kararlar Av. Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu tarafından incelenerek müvekkillerine Eskişehir ve civar illerde avukatlık hizmeti verilmektedir.

Saygılarımızla

Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

 

Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Miras Hukuku kategorisinde yer alıp, Miras Hukuku Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Eskişehir Avukat ihtiyaçlarınız için bize ulaşarak hukuki sorunlarınız için destek alın. Avukat Eskişehir ve Çevre İllerde yaşayacağınız hukuki yardım ve ihtiyaçlarınızda, Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu olarak Eskişehir Avukat ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.