İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

Eskişehir Avukat ve Hukuk Hizmetleri

Hukuk Bülteni

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Eskişehir Hukuk Bülteni Avukatı tarafından | 16 Mart 2021 tarihinde yazıldı.

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

İmar kirliliğine neden olma suçu, belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde hukuka aykırı bir yapı inşa edilmesi veya hukuka aykırı inşa edilen yapının kullanılması için gerekli altyapı hizmetlerinin sağlanmasıyla oluşmaktadır. Eskişehir ve civar illerde gayrimenkul hukuku ile ilgili sorun yaşayan vatandaşlarımızın bir avukattan hukuki yardım almalarını tavsiye ederiz.

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunda Yasal mevzuat

İmar kirliliğine neden olma suçu 5237 sayılı TCK’nın 184. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz” şeklinde düzenlenmiştir.

İmar Kirliliği Suçunun Unsurları Nelerdir

5237 sayılı TCK’nın 184. Maddesine göre; yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan ya da yaptıran, yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere su, elektrik veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden, yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faliyetin icrasına müsaade eden kişiler maddede yazılı cezalarla cezalandırılacaktır.

Maddenin dördüncü fıkrası uyarınca; üçüncü fıkra dışındaki hükümler, ancak belediye sınırları içinde veya özel infaz rejimine tabi yerlerde uygulanacaktır. Ancak, failin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hâle getirmesi durumunda, maddenin bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmayacak, açılmış olan kamu davası düşecek, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacaktır. Düzenlemenin dördüncü fıkrasından anlaşılacağı üzere belediye sınırları ile özel imar rejimine tabi yerler haricindeki alanlar bu suç tipiyle korunmak istenen hukuki yararın dışındadır. Kanun koyucu bu suçun ülke sınırları içerisindeki belli yerlerde işlenmesi durumunu cezai yaptırım altına almıştır.

Belediye Sınırları ve Mücavir Alan Kavramı

Kanunda geçen belediye sınırları ve özel imar rejimine tabi yerler ile bu bağlamda mücavir alan kavramlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Büyükşehir olan belediyeler bakımından
belediye sınırlarının il mülki sınırları, ilçe belediyeleri bakımından ise belediye sınırlarının bu ilçelerin mülki sınırları olduğu kabul edilmektedir. Özel imar rejimine tabi yerler kavramının tanımına kanunlarda rastlanmamaktadır. TCK’nın 184. maddesinin gerekçesinde organize sanayi bölgelerinin özel imar rejimine tabi yerlere örnek olarak sayıldığı görülmektedir. Mücavir alan kavramı 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde; “İmar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti altına verilmiş olan alanlardır.” biçiminde tanımlanmıştır.

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçuna ilişkin Yargıtay Kararları

Tapunun 3025 parsel 13 bağımsız bölüm sırasında kayıtlı bulunan, sanığa ait konutta yapılan incelemede; ruhsat ve eklerine aykırı olarak dubleks meskenin birinci katında yer alan 1,5×4,80 metrekare alanlı ön balkonun plastik doğrama ile kapatılarak 7,20 metrekare, arka cephedeki 1×2,5 metrekarelik “L” şeklindeki balkonun ise yan bahçeye bakan bölümünde duvar örülerek 2,5 metrekare kapalı alan oluşturulduğunun tespit edildiği olayda; suça konu imalatların yapım tarihinin ve bina vasfında olup olmadıklarının belirlenmesi amacıyla tapu kayıtlarının getirtilerek sanığa ait konutun edinme şekli ve bilirkişi raporunda edinme tarihi olarak gösterilen 24.09.2009 tarihinden önce de sanığın söz konusu yerde oturup oturmadığı saptandıktan sonra bilirkişiye yeniden inceleme yaptırılarak ruhsata aykırı imalatların yapım tarihinin ve binanın taşıyıcı unsurunun etkilenip etkilenmediğinin tespit edilmesi hususlarında teknik verilere dayalı ek rapor alınması ve dosyadaki tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.11.2018 tarihli ve 176-503 sayılı kararı) Eskişehir ilinde gayrimenkul hukuku ile ilgilenen avukatlık büromuzdan randevu alarak sorularınızı sorabilirsiniz.

Ruhsatsız yapının yıkımın idarece gerçekleştirildiği hâllerde failin yıkıma fiilen karşı gelip
gelmediği ve iradi olarak yıkım masraflarını karşılayıp karşılamadığı hususları araştırılarak failin fiilen yıkıma karşı gelmediğinin ve cebri icra gibi herhangi bir zorlama olmaksızın kendiliğinden yıkım masrafları ödediğinin tespit olunması hâlinde sanık lehine TCK’nın 184/5. Maddesinin uygulanma şartlarının gerçekleştiği kabul edilmeli, aksi durumda ise anılan etkin pişmanlık hükmü uygulanmamalıdır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.10.2018 tarihli ve 684-479 sayılı kararı)

Sanığın, mevcut ruhsatlı yapının balkonunu 10 metre kare kapatarak odaya dahil etme ve ilave kapalı alan oluşturma biçiminde gerçekleştirdiği eyleminin, konuta ruhsatta belirtilenin dışında yeni bir alan kazandırmaması ve bina niteliğinde olmaması karşısında, imar kirliliğine neden olma suçunun öğelerinin oluşmadığı ve idari yaptırımın konusunu oluşturabileceği gözetilmelidir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18.6.2013 tarih ve E. 2012/24491 K. 2013/19279 sayılı kararı)

TCK.nun 184. Maddesinde yapılan ruhsatsız bölümün bina vasfında bulunması gerektiği suçun unsuru olarak kabul edilmiştir. Mevcut bina içerisinde herhangi bir taşma olmaksızın binanın bölümleri ayrılarak bina vasfını taşımayan değişiklikler yapılmasının bu yasa maddesi kapsamında kabul edilmesi mümkün olmadığından, sanığın beraatine karar verilmesi hukuka uygundur (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 28.3.2012 tarih veE. 2010/9713-K. 2012/7321- sayılı kararı)

Saygılarımızla

Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu site sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, sitede yer alan bilgilendirmeler Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde yer alıp, Hukuk Bülteni Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Eskişehir Avukat ihtiyaçlarınız için bize ulaşarak hukuki sorunlarınız için destek alın. Avukat Eskişehir ve Çevre İllerde yaşayacağınız hukuki yardım ve ihtiyaçlarınızda, Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu olarak Eskişehir Avukat ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.