İdareye Karşı Tazminat Davası

Eskişehir Avukat ve Hukuk Hizmetleri

Hukuk Bülteni

İdareye Karşı Tazminat Davası Eskişehir Hukuk Bülteni Avukatı tarafından | 24 Kasım 2021 tarihinde yazıldı.

İdareye Karşı Tazminat Davası

Tam yargı davası, idarenin eylemleri veya işlemleri dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini için idari yargı yolunda açılan bir davadır. Ortaya çıkan zarar maddi nitelikte olabileceği gibi kişilik haklarının ihlali sonucu oluşan kederi gidermeye yönelik de olabilir. Bu kapsamda tam yargı davası, idarenin aleyhine açılan özel hukuktaki maddi veya manevi tazminat davasına benzetilmektedir.

Tam yargı davası idari işlem dolayısıyla oluşan bir zararın tazmini için ise; idari işlemin iptali davası ile birlikte açılabilirken iptal davasının kesinleşmesinin akabinde ondan bağımsız olarak da açılabilecektir.

Tam yargı davalarındaki ön şart HAK İHLALİ  olmasıdır.

Tam Yargı Davasında İdarenin Sorumluluğu 

Tam yargı davalarında idarenin iki tür sorumluluğundan bahsedilebilir. Bunlardan biri kusurlu sorumluluk iken ikincisi ise kusursuz sorumluluktur.

İdarenin kusurlu sorumluluk haline idare hukukunda ‘hizmet kusuru’ denilmektedir. Hizmet kusuru, idarenin işleyişinde veya yerine getirdiği kamu hizmetinde eksiklik, ihmal veya gecikme yaşanmasıdır. Hizmet kusurunun üç şekilde gerçekleştiği kabul edilir.  Bunlar:

  • Kamu hizmetinin hiç işlememesi nedeniyle hizmet kusuru,
  • Kamu hizmetinin geç işlemesi nedeniyle hizmet kusuru,
  • Kamu hizmetinin kötü işlemesi nedeniyle hizmet kusuru.

Hizmet kusuru, kamu hizmetinin işleyişi ile ilgilidir. Kamu hizmeti eksik veya kötü yerine getirilmekte veya bu faaliyet hizmet icaplarına uygun değilse, idarenin kamu hizmetini kusurlu yürüttüğü kabul edilir. Kamu görevlisinin görevini ifa ederken görevi sebebiyle meydana gelen tüm kişisel kusurları “görev kusuru” kapsamında hizmet kusurunu oluşturur.

Kusursuz sorumluluk kapsamında idarenin sorumluluğundan bahsedilebilmek için meydana gelen zarar ile idarenin eylem veya işlemi arasındaki nedensellik bağının ispatlanması yeterli görülmekte olup ayrıca kusur aranmamaktadır. Kusursuz sorumluluk, idarenin daha çok tehlikeli veya risk içeren faaliyetleri için kabul edilmiştir. Sosyal risk sebebiyle kusursuz sorumluluk ise hizmet kusuru ve idarenin işlemi veya eylemi nedeniyle nedensellik bağlantısı kurulabilen diğer tüm kusursuz sorumluluk hallerinin uygulanmayacağı hallerde tartışılabilecek idare hukukunun geliştirdiği kendine özgü bir objektif sorumluluk halidir.

T.C. Danıştay 10. Dairesi’nin 18.09.2007 Tarih ve 2005/4493 Esas – 2007/4199 Karar sayılı kararı “Bilimsel ve yargısal içtihatlarla geliştirilen sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağandışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesi amaçlanmıştır. Belirtilen niteliğine göre sosyal risk ilkesinin uygulanabilmesi için olayın tüm toplumla ilgilendirilmesi ve zararın toplumsal nitelikli bir riskin gerçekleşmesi sonucu meydana gelmesi yanında, olay ve zararın, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmaması, başka bir deyişle zarar ile idari eylem arasında bir nedensellik bağının da kurulamaması gerekmektedir. Zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağının kurulabildiği hallerde sosyal risk ilkesinin uygulanmasına olanak bulunmadığından, idare hukuku kuralları çerçevesinde öncelikle hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkesine göre zararın tazmin edilip edilemeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir.”

Kamu görevlisinin görev kapsamı dışındaki bir eylem veya işlem sebebiyle meydana gelen zarar “haksız fiil sorumluluğu” niteliğindedir. Kamu görevlisinin görevi ile bağlantısı olmayan kişisel kusuru nedeniyle oluşan zararlar, özel hukuk ilkeleri gereği bizzat kamu görevlisine maddi ve manevi tazminat davası açılarak talep edilir. Özel hukuk ilkeleri çerçevesinde açılacak maddi ve manevi tazminat davasına bakmaya genel görevli mahkeme  asliye hukuk mahkemesidir.

Tam Yargı Davası Açma Süreleri :

İdari eylemler sebebiyle; İdarenin eylemlerinden ötürü hak ihlaline uğrayanlar, dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı olarak bildirmeli ya da farklı şekilde öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halükarda beş yıl içinde ilgili idareye başvurmak suretiyle haklarının yerine getirilmesini talep etmesi gerekmektedir. İdarenin bu talebi kısmen ya da tamamen reddi mümkündür. Bu ret işlemin ilgiliye tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde ilgili dava yoluna başvurmalıdır. Şayet idare, ilgilinin talebi hakkında 60 gün içinde cevap vermemiş olabilir. Bu durumda söz konusu sürenin bittiği tarihte istek reddedilmiş sayılacaktır. Talebin reddedilmiş sayılmasından itibaren 60 günlük süre içinde tam yargı davası açılabilmektedir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 11).

İdari işlemler sebebiyle; Genel olarak dava açma süresi, idari işlemin tebliğinden itibaren 60 gündür. Bu süre vergi mahkemelerinde ise 30 gündür. Ancak bazı durumlarda idari işlemin niteliği gereği özel yasalarda dava açma süreleri düzenlenmiştir. Bu gibi durumlarda idare tarafından yapılan işlemlerde özel dava açma süresi açık bir şekilde gösterilmelidir. Bazı durumlarda ise idari işleme karşı üst makamlara başvurma hali oluşur. Hak kaybına uğrayanlar dava açmadan önce, tam yargı davasına konu edilecek işlemin kaldırılmasını, geri alınmasını, değiştirilmesini ya da tamamen yeni bir işlem yapılmasını bir üst makamdan, üst makam yoksa bizzat işlemi yapmış olan makamdan 60 gün içinde istemelidir. Bu başvuru, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur niteliktedir. 60 gün içinde idare bir cevap vermezse istek reddedilmiş sayılır. Bu durumda ise dava açma süresi tekrardan işlemeye başlar.

Öncelikle iptal davası açılması halinde; Hak kaybına uğrayanların bir iptal davası açması ve bu davanın karara bağlanması halinde kararın ya da kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği ile ilgili 60 günlük süre içinde tam yargı davası açılabilir.

T.C. Danıştay 15. Dairesi’nin12.05.2016 Tarih ve 2013/13975 Esas – 2016/3486 Karar sayılı kararı “Olayda; dava dosyası ve eklerinin incelenmesinden logar kapağının gevşek olmasından dolayı aracın üzerinden geçtiği sırada yerinden çıkarak aracın alt kısımlarına zarar verdiği ve kazanın oluşumunda yol ortasında bulunan gevşek logar kapağının neden olduğu görülmektedir. Mahkemece 19.1.2007 ve 21.3.2007 tarihli ara kararları ile davacıdan dava konusu olayda hasarlanan aracın tamir ettirilip ettirilmediği sorularak, tamir ettirilmiş ise tamir masraflarına ilişkin fatura ve harcama belgelerinin onaylı birer örneğinin Mahkemeye ibraz edilmesi istenilmiş ancak verilen süre içerisinde istenilen bilgi ve belgelerin davacı tarafından sunulmadığı gerekçesiyle maddi tazminat istemi reddedilmiş ise de; davalı idarenin 05.06.2006 tarihli yazısında, kaza mahallinden gelen talep üzerine 16.05.2005 tarihinde rögar kapağının kilidinin değiştirildiğinin ve kapak kilitlerinin kırık olduğunun belirtildiği ayrıca kazadan sonra davacının Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak kusur oranlarını ve zararını tespit ettirdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı idarenin sorumluluğunda bulunan yağmur veya atık sularının toplanması ile ilgili yapıların yol ile bağlantısını sağlayan logar kapaklarının bakım, onarım ve gözetim sorumluluğu davalı idareye ait olduğu; buna göre ise kazaya neden olan logar kapağının pimlerinin trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde sıkıştırılmaması karşısında kapakların bakım ve onarımını yapmayan idarenin kamu hizmetini eksik yapması nedeniyle hizmet kusuru işlediği açık olduğundan Davacının maddi tazminat isteminin davalı idarenin adli yargı yerinde tespit edilen kusuru oranında tazmin edilmesi gerekirken, davacının tamir masraflarına ilişkin fatura ve harcama belgelerinin onaylı birer örneğinin Mahkemeye ibraz etmediğinden bahisle verilen aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

T.C. Danıştay 13. Dairesi’nin 30.11.2015 Tarih ve 2015/2306 Esas – 2015/4231 Karar sayılı kararı “2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde; idarî davaların, Danıştay, idare ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idarî işlemin yazılı bildirim tarihinin, tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın gösterileceği, dava dilekçelerinin ve bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı kurala bağlanmıştır. Bu durumda; iptal istemiyle birlikte tazminat isteminde de bulunuluyorsa, tazminine karar verilmesi istenilen miktarın açık ve tam olarak belirtilerek bu miktar üzerinden harçların yatırılarak dava açılması gerekirken, işlemden kaynaklanan alacağının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle yetinilmesi sebebiyle dava dilekçesi 2577 Sayılı Kanun’un 3. maddesine aykırı olduğundan, iptal istemiyle birlikte tam yargı davası açılıyorsa tazmini istenilen miktar tam olarak yazılarak ve bu miktarın gerekçelerinin de belirtilerek karşı taraf sayısından bir fazla düzenlenerek imzalanmış dilekçelerle yeniden dava açılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-d maddesi uyarınca bu kararın tebliğinden sonra 30 gün içinde 3. maddeye uygun şekilde düzenlenerek noksanı tamamlandıktan sonra dava açılmak üzere DAVA DİLEKÇESİNİN REDDİNE, aynı Kanun’un 15/5. maddesi hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilen dilekçede aynı yanlışlık yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin davacıya tebliğine karar verilmiştir.”

T.C. Danıştay 15. Dairesi’nin 12.05.2016 Tarih ve 2013/1454 Esas – 2016/3488 Karar sayılı kararı “Davacı vekili tarafından, müvekkilinin 02.06.2010 tarihinde Ankara istikametinden Afyonkarahisar istikametine seyretmekte iken yolun 43. kilometresinde orta refüj yol çalışmaları olan kesime geldiğinde yolun tek şeride düştüğü yerdeki trafik işaretlerinin yeterli derecede ve geceleri için ışıklı trafik işaretlerinin olmamasından dolayı meydana gelen kazada oluştuğu belirtilen 9.855,45.-TL maddi zararın; idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, Afyonkarahisar İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumunun 23.05.2011 tarihli raporuna göre yolun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin, meydana gelen kazada %50 oranında kusuru bulunduğu belirtildiği ve bu kusur oranları mahkeme kararına esas alınarak bu orana tekabül eden 4.927,73-TL kısmının dava tarihi olan 17.08.2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmesi kararı hukuka uygundur.

Saygılarımızla

Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir 

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu site sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, sitede yer alan bilgilendirmeler Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Saygılarımızla
Avukat Oğuz Özdemir Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde yer alıp, Hukuk Bülteni Avukatı tarafından hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için büromuzla veya avukat bir meslektaşımız ile bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz. İletişim için tıklayınız.

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Eskişehir Barosuna kayıtlı Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Eskişehir Avukat ihtiyaçlarınız için bize ulaşarak hukuki sorunlarınız için destek alın. Avukat Eskişehir ve Çevre İllerde yaşayacağınız hukuki yardım ve ihtiyaçlarınızda, Eskişehir Avukat Oğuz Özdemir Hukuk Bürosu olarak Eskişehir Avukat ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.